Ana içeriğe atla

Yaşamak gerek!





   Merhaba, daha yeşil, daha parlak ve daha gökyüzülü bir merhaba. Çünkü iyi hissediyorum. Ben ilk yurt dışına çıktığımda sokaklarda kendimi o kadar özgür hissetmiştim ki sanki kanım damarlarımda durmak istemiyordu. Ve erasmus konusundaki ısrarcı tutumum biraz da bundandı. Fakültemdeki üçüncü senem beni dozer gibi ezip geçtiği için kendi içimdeki İrem'i maalesef ki unutmaya başlamıştım. Ben sürekli acilen sanatsal bir etkinliğe gitmeliyim, acilen bana iyi gelecekler kitaplar okuyup bir mum yakıp bir şeyler yazmalıyım diyen kız tam bir oduna dönüştü. Tabii ki de bunda benim ve hayatıma aldığım insanların da payı büyük. Ama erasmus kendini bulmak ve ruhunu olgunlaştırmak adına gerçekten ne istiyorsan onu yaptığın güzel bir macera ve bence gerekiyor. Sürekli dersler, stajlar, vize- final ve bunların arasında 21 yaşındaki kendimi geliştirmeliyim diyen bir iç ses. Hepsini aynı anda yapmayı mümkün kılan bir sistemin içinde değiliz bence ve sosyal medyadaki sporunu yapıp sağlıklı beslenip her şeye yetişen tipler de fantastik falan olmalı. Ben pek inanmıyorum açıkçası. Çünkü her insan ama her insan bir paket çitosla ve onun getireceği sivilcelerle kanepede  'Ben ne yaşıyorum abi?' diye düşünmüştür. Düşünmediyse canavardır. Biz normal olanız.
   Ben şeyi de anlamıyorum. Birisi sana bir şey sorar. Ve sen de cevaplarsın. Ve nasıl yani ? Ben bunu unutamıyorum, böyle nasıl yaşarım falan der dinleyince. Ya bu gerçekten trajikomik. Bu başkasını bu kadar ilgilendiremez.
   Bir süredir bu felsefemden vazgeçsem de yaşadığımız her şey bizi bir şeylere hazırlıyor. Bunu hissedebilirsiniz. Yani başkasının hayatına girince kendine bir yer edin ve kendi başına o insanı çözümlemeye çalış. Çünkü insan her gün değişir, azıcık olsa bile bir ders vardır o günde. Kanepede çitos yiyerek geçirdiğin gün için bile.
   Mutluluk önemli ama gözyaşı da. İkisini de yaşamak gerek hayat olması için. Teletabiler bile güneş batınca üzülüyor. Biz nasıl hep gülebiliriz ki. Her duygunun tadının çıktığı aman ya çok da düşünmeye gerek yok yaşamak gerek dediğimiz bir gün olsun. Yaşayacağız Vanya Dayı...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahh Gülbeşeker!

  Merhabalar, bugün size bahsetmek istediğim, gönülden sevmekte olduğum Çalıkuşu romanı ve filmleri. Ben çok eski basım bir Çalıkuşu romanına sahibim. Lise yıllarında eski bir yerden bulmuştum. Kalın bordo kapaklı bir kitap. Kendisine sahip olmaktan çok mutlu ve de gururluyum umarım o da benimle aynı düşünceleri paylaşıyordur.     Geçen yurttan bir kız arkadaşıma uyku öncesi papatya çayı içmeye çıktım dedik ki hadi bir Türk filmi izleyelim. İtalya'da ülkemizi pek özledik malum. Ve Çalıkuşu'nun birincisini izledik. Bugün de İtalyanca çalışırken aşırı acıkmam sonucu hadi ikinciyi de yemek yerken açıvereyim dedim. Açıkçası pek sevdim. Hazır 15 tatil de geliyor. Evinizde alırsınız çayınızı elinize izlersiniz. Hani klasik bir soru vardır ya. Yeşilçam'da en sevdiklerin kimdir diye. Ben erkek oyuncu olarak Kartal Tibet derim hep. Burada malum Kamuran biraz konakta el bebek gül bebek büyümüş ee biraz da çapkın rolünde ama hala sevmekteyim kendisini.  ...

Pizzadan Kefire Geçiş

   Merhabalar, bu yazıyı çok sevdiğim bir şarkıyı dinleyerek yazmaya başlıyorum.   (  https://open.spotify.com/track/66zVzafJU6HTogOQeeNv5y?si=jKJVq2B6Rl2nmli3jrQ_3w )    Size dün aniden gelen bir hafta çöp yemişim hissiyatından bahsetmek istiyorum. Buraya geldiğimden beri ki neredeyse bir buçuk ay oldu çok dengesiz besleniyorum. Çokça ekmek arası ve katı şeyler üzerine kurulu bir şekilde ve paketlenmiş market ürünleri ile besleniyorum. Ve çorba içsem bile bu hazır çorba olduğundan hiç mutlu hissetmiyorum.  Başlarda asla dışarıda yemiyordum ama geçen hafta çok fazla dışarıda yedim. Yemekhanede yesem bile genelde makarna, rizotto oluyor bu seçenek ve onların da tadı sanki paket rizottoyu koymuş kaynatmışlar gibi. Kısacası yediğim en sağlıklı şey ton balıklı salata, balık gibi şeyler ama onlarda sadece günde bir öğünümü oluşturuyor.      Aydınlanma anıma gelecek olursak dün durdum ve dedim ki bu şekilde beslenerek vücudunu çok mutsu...

Görüşürüz Sierra

   Merhaba, bu sabah güzel bir şekilde uyandırılmasam da arkasını güzel getirmeye kararlı bir şekilde yeşil çayımı demledim ve yoğurt yulaf karışımımı hazırladım ve bilgisayardan Sierra Burgess is a loser açtım. Filmin fragmanını beğenmiştim ve ne zamandır izlemek aklımdaydı. Güzel bir sabah adına izlenebilir bir film bence. Sierra da kendime dair pek çok şey buldum. Lisede ben de bir ara en önde otururdum ve teneffüslerde kitap okur, edebiyat derslerine bayılırdım. Sayısalcı olmama rağmen kendi kendime dönem analizi yapmaya çalışır, Tanzimat dönemini işlerken kitaplarını toplayıp okurdum. Bir dönem George Orwell ''1984'' ile felsefeye de ilgi duymaya başlamıştım. O yazarın ''Hayvan Çiftliği'' de beni o dönemler çok etkilemişti ve daha sonra üniversitede tiyatrosuna gitme fırsatı yakalamıştım. Yakalamıştım diyorum çünkü Ankara'da böyle oyunlara gidebilmek için bilet kovalamak zorundasınızdır ve ben bu konuda hiç şanslı sayılmam. Seçmeli dersl...