Ana içeriğe atla

Pavia'dan ilk yazı




 


Merhaba, yazacak ne zamandır ne çok şeyim var. Ama bu ara kendi kişisel defterlerime yazmak alışma sürecimden dolayı daha çok ağır basıyor. İtalya'daki ilk haftam bitti. Ve ilk iki gün karmaşık belge işleri içine gömülmüş, hattı yurt dışına kapalı, İnternetsiz hiçbir yeri bulamayan bir iroş şeklinde geçti. Şöyle ki Pavia'da insanlar genelde öğrenci ve biraz da olsa İngilizce biliyor(Yurtta bir kelime bile bilmeyenleri görmüş olsam da) ya da öğrenci olamayacak yaşta ve İngilizce asla bilmiyor. Dolayısıyla resmi dairelerde, marketlerde ve sokakta bir yeri sorarak bulmanız gerekiyorsa İtalyanca bilmiyorsanız sorun yaşayabilirsiniz.
Neyse ki İtalyanca kursum başladı ve ben olabilecek en hızlı şekilde bu dilde ilerlemek istiyorum. Her ne kadar bugün çalışmayı hedefleyip çalışamamış olsam da yarın adına umudum epeyce var.

Bu arada hafta sonu Como gölünü görmek için minik bir seyahat düzenledim.Detaylar için ayrı bir yazı belki yazabilirim ama çok gezelim görelim odaklı bir blog yok hayalimde. 
Ve geçen hafta Pavia'da pek çok yer gezdim. Bu fotoğraf da Pavia'da bir klasik sayılabilir. Google'a yazdığınızda farklı açılarla bu fotoğrafı göreceksinizdir. 
Bu fotoğrafın arka tarafında biraz görünen çimenlerde oturmayı gerçekten çok sevdim. Kapıyorum kitabımı, marketten bir şeyler alıyorum ve atıyorum kendimi çimenlere... Gündüz güneşin altında yatmak çok güzel oluyor ama akşam üstü tabii ki bir İtalya klasiği olarak sinekler çıkıyor. Tavsiyem çok geçe kalmamanız yönünde:)
Pavia her yere yürüyerek gitmeyi seçebileceğiniz ve her yaştan insanın bisiklet kullanabileceği bir şehir ama otobüsle hızlıca gitmek isterseniz de bir bilet 1.30 euro:) 
Genel hatlarıyla biraz ondan biraz bundan bahsettiğim bir yazı oldu. Daha derinlere dalmak dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahh Gülbeşeker!

  Merhabalar, bugün size bahsetmek istediğim, gönülden sevmekte olduğum Çalıkuşu romanı ve filmleri. Ben çok eski basım bir Çalıkuşu romanına sahibim. Lise yıllarında eski bir yerden bulmuştum. Kalın bordo kapaklı bir kitap. Kendisine sahip olmaktan çok mutlu ve de gururluyum umarım o da benimle aynı düşünceleri paylaşıyordur.     Geçen yurttan bir kız arkadaşıma uyku öncesi papatya çayı içmeye çıktım dedik ki hadi bir Türk filmi izleyelim. İtalya'da ülkemizi pek özledik malum. Ve Çalıkuşu'nun birincisini izledik. Bugün de İtalyanca çalışırken aşırı acıkmam sonucu hadi ikinciyi de yemek yerken açıvereyim dedim. Açıkçası pek sevdim. Hazır 15 tatil de geliyor. Evinizde alırsınız çayınızı elinize izlersiniz. Hani klasik bir soru vardır ya. Yeşilçam'da en sevdiklerin kimdir diye. Ben erkek oyuncu olarak Kartal Tibet derim hep. Burada malum Kamuran biraz konakta el bebek gül bebek büyümüş ee biraz da çapkın rolünde ama hala sevmekteyim kendisini.  ...

Pizzadan Kefire Geçiş

   Merhabalar, bu yazıyı çok sevdiğim bir şarkıyı dinleyerek yazmaya başlıyorum.   (  https://open.spotify.com/track/66zVzafJU6HTogOQeeNv5y?si=jKJVq2B6Rl2nmli3jrQ_3w )    Size dün aniden gelen bir hafta çöp yemişim hissiyatından bahsetmek istiyorum. Buraya geldiğimden beri ki neredeyse bir buçuk ay oldu çok dengesiz besleniyorum. Çokça ekmek arası ve katı şeyler üzerine kurulu bir şekilde ve paketlenmiş market ürünleri ile besleniyorum. Ve çorba içsem bile bu hazır çorba olduğundan hiç mutlu hissetmiyorum.  Başlarda asla dışarıda yemiyordum ama geçen hafta çok fazla dışarıda yedim. Yemekhanede yesem bile genelde makarna, rizotto oluyor bu seçenek ve onların da tadı sanki paket rizottoyu koymuş kaynatmışlar gibi. Kısacası yediğim en sağlıklı şey ton balıklı salata, balık gibi şeyler ama onlarda sadece günde bir öğünümü oluşturuyor.      Aydınlanma anıma gelecek olursak dün durdum ve dedim ki bu şekilde beslenerek vücudunu çok mutsu...

Görüşürüz Sierra

   Merhaba, bu sabah güzel bir şekilde uyandırılmasam da arkasını güzel getirmeye kararlı bir şekilde yeşil çayımı demledim ve yoğurt yulaf karışımımı hazırladım ve bilgisayardan Sierra Burgess is a loser açtım. Filmin fragmanını beğenmiştim ve ne zamandır izlemek aklımdaydı. Güzel bir sabah adına izlenebilir bir film bence. Sierra da kendime dair pek çok şey buldum. Lisede ben de bir ara en önde otururdum ve teneffüslerde kitap okur, edebiyat derslerine bayılırdım. Sayısalcı olmama rağmen kendi kendime dönem analizi yapmaya çalışır, Tanzimat dönemini işlerken kitaplarını toplayıp okurdum. Bir dönem George Orwell ''1984'' ile felsefeye de ilgi duymaya başlamıştım. O yazarın ''Hayvan Çiftliği'' de beni o dönemler çok etkilemişti ve daha sonra üniversitede tiyatrosuna gitme fırsatı yakalamıştım. Yakalamıştım diyorum çünkü Ankara'da böyle oyunlara gidebilmek için bilet kovalamak zorundasınızdır ve ben bu konuda hiç şanslı sayılmam. Seçmeli dersl...